H.Merkezi: 24-28 Kasım 2016 tarihlerinde Aliboğazı’nda ölümsüzleşen 12’ler şahsında son süreçte Dersim’de şehit düşen gerillalar anısına 1 Haziran 2017 (Perşembe) tarihinde TKP/ML’ye bağlı TİKKO gerillaları tarafından, Aliboğazı/Bozan yaylaları mıntıkasındaki Çakmaklı tepesinde konumlanan düşman gücüne yönelik mayınlı sabotaj eylemi gerçekleştirildiği açıklandı. Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklamayı yayınlıyoruz.
“1 HAZİRAN BOZAN SABOTAJ EYLEMİ!
Sabotaj eylemi, düşmanın bölgeye yönelik araziyi denetim altına alma ve gerilla gücünün hareketini sınırlama amacına yönelik darbe vurma hedefiyle gerçekleştirildi. TİKKO’nun bir timi tarafından düşmanın araziye çıkan bir gücü denetim altına alındıktan sonra, uzun bir keşif ve planlama çalışması gerçekleştirildi. Düşman güçlerinin mevzilendikleri ve hareket ettikleri noktalar tespit edildikten sonra, uygun bir zamanda bu noktalara mayınlar yerleştirildi.
TİKKO timinin yerleştirdiği mayınlardan bir tanesi, düşmanın bu mıntıkaya yönelik araziyi denetim altına alma ve gerilla güçlerinin hareketini izleme ve kısıtlama amacıyla araziye yerleştirdiği kaya kamufleli kamera sisteminin içine yerleştirildi. Bu kamera sistemi TİKKO timi tarafından, düşmanı keşif ve araziyi tarama faaliyetinde fark edilip, ele geçirilmiştir. Bu kamera sitemi TİKKO timi tarafından sökülüp, kaya kamuflesinin içine; yine düşmandan elde edilmiş olan; 1 adet 60 mm’lik havan mermisi, 2 bomba atar mermisi, 2 doçka mermisi, 1 adet doçka mermi çekirdeği, 24-28 Kasım Aliboğazı düşman operasyonlarında şehit düşen 3 TİKKO savaşçısına ait 3 adet kleş mermisi ve bol miktarda parça tesirli materyalle birlikte toplamda 10 kg’lık bir mayın elde edilmiştir. Bu kaya kamufleli mayın düşmanın geldiği noktaya yerleştirilmiştir.
Yakın bir noktada ise yine daha önceden yapılmış 12 kg’lık bir başka mayın daha yerleştirilmiştir.
TİKKO timi, 1 Haziran sabah keşif saatinde (4.30-5.00) düşman hareketliliğini fark ettikten sonra, bu gücü denetimleri altına almışlardır. 15 kişiden (1 Tim) oluşan düşman gücü sabah saat 7.00’de ilk mayının yerleştirildiği noktada konumlanmıştır. Bu gücün komutanı olduğu gözlemlenen (tahminen subay) düşman unsuru, daha önceden yerleştirilen kaya görünümlü mayına yarım metre yaklaştığı ve diğer düşman unsurlarının yakın mesafede konumlandığı anda; mayın uzaktan kumandayla saat 7.30’da patlatılmıştır.
Mayının patlamasıyla birlikte, başta yakın mesafede olan düşman unsuru olmak üzere düşmandan ölen ve yaralananlar olduğu gözlemlenmiştir. Bu patlamayla birlikte düşman paniklemiş, yakın çevresini ferdi silahlar ve bomba atarlarla taramıştır. Kısa bir süre sonra araziye, Amutka karakolundan havan atışları yapılmaya başlanmıştır. Düşman ilk saldırının şokunu üzerinden attıktan sonra, saat 9.00 civarında arazi üzerinde keşif uçağı uçurmaya başlamış ve aldığı darbeyi netleştirmeye çalışmıştır. Aynı sıralarda düşman bu kez Akirek karakolu, saldırıya uğradığı ve darbe yediği tepeye yakın bir noktaya tank çıkarmıştır.
Bu esnada düşman hareketliliğini gözlemleyen TİKKO timi, ikinci mayının olduğu noktadaki düşman hareketliliğini fark etmiş ve ikinci mayını da uzaktan kumandayla patlatmıştır. Saat 11.30’da gerçekleştirilen bu saldırıda ise yakın mesafede bulunan (1 metre) 2 düşman askerinin savaş dışı kaldığı, bir kaçının yaralandığı gözlemlenmiştir. Bu saldırıyla birlikte bir kez daha panikleyen düşman gücü, yine çevresini rastgele taramış ve tankla etrafını vurmuştur. Bu patlamadan kısa bir süre sonra düşman ölü ve yaralılarını helikopterle alarak tepeyi hızla terk etmiştir. Saat 15.00’de ise düşman araziyi tamamen terk etmiş ve gerillanın denetimine bırakarak, gücünü Akirek karakoluna çekmiştir.
Sonuç olarak TİKKO gerillalarının gerçekleştirdiği bu sabotaj eyleminde, düşmanın net olarak gözle görülen 3’ü ölü, 1 tanesi yaralı olmak üzere toplamda 4 düşman unsuru savaş dışı bırakılmıştır. Yaralı sayısının daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
Eylemin en önemli yanı, TİKKO gerillalarının düşmandan aldıklarını düşmana iade etmeleri olmuştur. Düşmanın gerilla güçlerine karşı gerçekleştirdiği saldırılarda kullanılan askeri mühimmat derlenip toplanmış ve kendisine iade edilmiştir.
Bozan Yaylası sabotaj eylemi Halk Savaşı’nın basit ama etkili yönteminin devreye sokulmasıyla gerçekleştirilmiştir. MKE Fabrikasında imal edilen cephane, halk savaşının mantığına uygun olarak düşmana geri iade edilmiştir. Öte yandan düşmana iade edilen mayının içinde 24-28 Kasım 2016 tarihlerinde Aliboğaz’da şehit düşen 3 TİKKO savaşçısına ait birer merminin de olması, şehit yş’ların hesabının da sorulması olarak anlaşılmalıdır.
Düşmanın eylemden sonra yaptığı açıklamaya göre, Akirek karakoluna bağlı hareket halindeki bir birliğin saldırıya uğradığı ve bir astsubayın yaralandığıdır. Bu bilgi kesin olarak doğru değildir. Sabotaj eylemini gerçekleştiren TİKKO timinin net olarak gördüğü biri rütbeli olmak üzere, toplamda 3 askerin öldüğü, 1 askerin yaralanarak savaş dışı kaldığıdır. 1 rütbeli ilk mayına yarım metre mesafede hedef olmuş, 2 asker ise ikinci mayına bir metre mesafede hedef olmuş ve ölmüştür. Düşman panik halinde asker cenazelerini sürükleyerek sırtın arkasına, kendilerince güvenli yere çekmiştir.
Bu sabotaj eylemi; 24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim/Aliboğaz’da şehit düşen 12 TKP/ML TİKKO gerillasının anıları şahsında son süreçte Dersim’de şehit düşen gerillaların anısına gerçekleştirilmiştir.
Şehitlerin hesabını sorduk, soracağız!
Yaşasın halk savaşı!
TKP/ML TİKKO
DERSİM BÖLGE KOMUTANLIĞI
Haziran 2017″
Kaynak: http://www.mlmpartizan1.net/tkpml-tikkodan-1-haziran-bozan-sabotaj-eylemi-aciklamasi.html
Tuesday, July 4, 2017
Adalet Yürüyüşü: Mesele Steril Kalmak mı, Devrimci Siyaset mi?
CHP'nin başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne dair Devrimci Komünarlar Partisinin açıklamasını aynı şekilde yayınlıyoruz.
Adalet Yürüyüşü: Mesele Steril Kalmak mı, Devrimci Siyaset mi?
AKP-IŞİD faşizmine karşı büyük bir öfke birikmiştir. Burjuva muhalefet bu öfkeyi sömürmek, kendi potasına aktarmak ve düzen sınırlarında tutmak için sokaktadır. CHP’nin sokakta biriken öfkeyi kontrolde tutmaya çalışacağı, gelişecek kitle hareketi adalet talebiyle başlayıp kapitalist sistemin sinir uçlarına dokunmaya başladığında, bir yerden sonra hareketi dağıtmaya çalışacağı ve sokağı boşaltmayı hedefleyeceği vb. tüm kaygılarımız yerindedir, doğrudur. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, yakın tarih, 16 Nisan referandum sonrası yaşananlar ortadadır. Ancak tarihsel birçok deneyimle de sabittir ki, bir eylemi başlatmak kolaydır. Bir temsilci, “adalet” yazan bir pankartla sokağa çıkar ve eylem başlar. Bu talep işçi sınıfı ve ezilen halkların talebi haline geldiğinde ise artık o eylem ne başlatanla sınırlıdır ne de başlama koşulları ve dinamikleriyle. Adalete aç milyonlar ayağa kalkıp bunu gerçekleştirmek istediğinde, milyonların eylemini kimse durduramaz ve durdurmak isteyen de altında kalır. 15 yıllık sahtekar, soyguncu, istismarcı ve zulümkar AKP iktidarına karşı büyük bir öfke birikmiştir ve adalet talebi Türkiye'de milyonların talebidir. Biz soruna buradan yaklaşacağız.
Faşizme karşı mücadelede en küçük gedik, çatlak, çelişki çok önemlidir ve devrimcilik bunları kullanıp kullanamama yeteneğine bağlıdır. Faşizme karşı geniş kitleleri kımıldatan bir adıma devrimciler hiçbir gerekçeyle burun kıvıramaz. Devrimci siyaset, faşizme karşı mücadelenin öncülüğünü yapmaktır. Yine devrimci siyaset, faşizme karşı devrim güçlerinin dışındaki kesimlerin her kıpırtısını, aktif-pasif her sokak eylemini önemsemek, içinden dönüştürerek faşist ablukayı parçalamayı hedeflemektir. Faşizmi yenebilmek için geliştireceğimiz birleşik cepheyi ancak bu temelde yürüteceğimiz bir pratikle örebiliriz. Sokağa çıkıp kavganın başına geçerek hem faşist devlete karşı öfke birikimini patlatacak eylemleri büyütmeli, cepheyi genişletmeliyiz hem de hareketi içeriden dönüştürüp kavgayı keskinleştirerek faşizmle birlikte onun dayandığı kapitalist sistemi hedefe çakmalıyız.
Bilinmez bir hakikati ifşa edercesine, herkes, CHP’nin gerici, devletçi, Kürt düşmanı yanı üzerine; kitle hareketini sisteme yedekleyemediğinde ve hareket büyüyüp düzen dışına taşma dinamikleri gösterdiğinde satacağı üzerine yazıp duruyor. Evet, bu, burjuva bir parti olarak CHP’nin varoluş nedenidir. Biz bunu unutmayacağız. Ve ama, CHP’ye rağmen hareketin büyüme ve onu aşma dinamiklerini de göreceğiz. İşte devrimci politik tutum burada devreye girmektedir. Toplumun ezici bir çoğunluğunun talebi olan adalet için, devrimciler, en önde ve kimseden izin veya davetiye beklemeden sokağa çıkmalı, sokağı örgütlemelidir.
Adalet talebi, bugün özgürlük talebini çığlık çığlığa yükselten işçi ve emekçilerin, Kürt halkının, ezilen mezhep olarak Alevilerin, kadınların ve gençlerin etrafında toplanabileceği can alıcı bir taleptir. Bu noktadan sonra, bu talebin içini kimin nasıl dolduracağı belirleyicidir. Devrimciler adalet isteğini, onbinlerce siyasi tutsağın özgürlüğü, OHAL uygulamalarının tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması, tüm baskı, işkence ve devlet terörüne karşı özgürlüklerin kazanılması hedefiyle birleştirmelidir.
AKP ve yedek lastiği olarak işlev gören MHP, faşist devletin kurumsallaşmasını sağlayacak saldırı konseptinden vazgeçmeyecektir. Son derece hesaplı, planlı ve adım adım kontrollü bir şekilde, topyekün diktatörlük inşa ediliyor. Faşizme bu fırsat tanınmamalıdır. Kitlesel olarak büyüyebilecek her muhalif adımı, kimin attığına bakmaksızın kitle hareketini büyüterek faşist devleti yıkma mücadelesine bağlamalıyız. CHP’nin attığı adım nereye varır hiç önemli değil. Birileri bir yerlerde durabilir. Devrimciler artık hiç bir yerde duramaz, faşist diktayı yıkıncaya kadar gitmek zorundadır. Yoksa zaten faşizm onları topyekün imha edecektir. Bugünün acil görevi, burjuva muhalefetin başlatmış olduğu adalet yürüyüşü üzerinden gelişebilecek dalgayı büyütmek, tüm antifaşist derecikleri birleştirmek ve faşist diktatörlüğü yerle bir edecek büyük bir mücadele ırmağına dönüştürmektir.
26 Haziran 2017
DEVRİMCİ KOMÜNARLAR PARTİSİ
Subscribe to:
Comments (Atom)